Gayrimenkul Hukuku


Taşınmazların alım ve satımı, intifa, irtifak, ipotek gibi ayni hakların tesis ve terkini gibi gayrimenkul hukukunun gerektirdiği işlemlerin yerine getirilmesi amacıyla müvekkillerimize hukuki destek veririz.

  • Gayrimenkul konularından doğan hukuki uzlaşma veya ihtilaflarda her aşamada müvekkillerimizi temsil ederiz.
  • Karşılıklı müzakereleri yürütür, uygun sözleşmeleri oluştururuz. Kira sözleşmelerinin hazırlanması sonrası geçerlilik süresi boyunca yönetimini gerçekleştiririz.
  • Taşınmaz malların alım ve satımı, gayrimenkul finansmanı, intifa, irtifak, ipotek gibi ayni hakların tesis ve terkini gibi gayrimenkul hukukunun bilumum rutin ve diğer işlemlerinin ifası için tüm müvekkillerimize hukuki destek sağlarız.
  • Tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ve belediyeler nezdinde kayıt tetkik işlemleri ve gayrimenkullerin değerlerine ilişkin durum tespit çalışmaları gerçekleştiririz.
  • Gayrimenkul yatırımı planlayan müvekkiller için nazım imar planı, imar uygulamaların ve resmi izinlerin incelenmesini gerçekleştirir, elde ettiğimiz sonuçları rapor hâlinde müvekkillere sunarız.
  • Yatırım yapılması düşünülen taşınmazla ilgili açılmış ve halen devam eden idari ve adli davalar, bu davalara bağlı ihtiyati tedbir ve hacizlerin incelenmesi ve takyidatların hukuki mahiyetlerinin tespitini yaparız. Hukuki tüm riskleri rapor halinde müvekkillimize sunarız.
  • Yatırım kararı alındığında niyet mektubu ve mutabakat metnini oluştururuz. Satış sözleşmelerini, hâsılat paylaşım modellerinin hazırlanması ve revize edilmesini takip ederiz.
  • İpotek kurulması ve ipotek terkini gerçekleştiririz.
  • Gayrimenkul satış vaadi, kat karşılığı inşaat ve sair gayrimenkul inşaatlarına ilişkin sözleşmeleri hazırlarız.
  • Tapu iptal ve tescil davaları, men’i müdahale, şufa, geçit hakkı davalarını çözümleriz.
  • Tezyid-i bedel, şuyulandırma bedelinin arttırılması ve kamulaştırma davalarında çalışmalar yaparız.
  • Toplu konut projeleri, kooperatifler, kat mülkiyeti kurulması ve uyuşmazlıkları, vakıf taşınmaz tahsis işlemleri ve mortgage işlemlerinde hizmet veririz.
  • Durum tespit raporu, hukuki değerlendirme ve risk analiz raporunu tamamlayarak, müvekkillerimizin en doğru kararı almalarını sağlarız.
  • İmar plan değişiklikleri ile ilgili idari süreçlerin takibini yapar, iptali için yargısal yollara başvururuz.
  • Projelerin çevre mevzuatına uygunluğunu denetler, ihtilafların oluşmadan önlenmesini sağlarız.
  • Yabancıların mülk edinmesi ve gayrimenkul finansmanı konusunda danışmanlık ve süreç takibini gerçekleştiririz.

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Ticaret Hukuku


Yurtiçi ve yurtdışı yatırımları olan müvekkillerimize yüksek kalitede hukuki hizmet sunarız. İnşaat, turizm, gıda, nakliyat, bilişim ve reklamcılık sektörleri yoğun olarak çalıştığımız alanlardır.

  • Türkiye’de ve yurt dışında iş ve yatırım yapan müvekkillerimize yüksek kalitede hukuki hizmet sunarız.
  • Birleşme, devralma, özelleştirme ve halka açılma sözleşmelerini oluştururuz. Mal varlığı ve hisse satış sözleşmelerinin müzakeresini ve mutabakatını sağlarız.
  • Azınlık haklarının korunması ve bu işlemlere ilişkin ön araştırmaların yapılmasını gerçekleştiririz.
  • Şirketler ve ortak girişimlerin hızlı ve kolayca kurulması, kurumsal yönetim danışmanlığı, şirketlerin en az hasarla iflası ve tasfiyesi ve günlük ticari işlemleri konularında danışmanlık hizmeti veririz.
  • Proje finansmanı için teminatlar oluşturulması, kredi sözleşmelerinin kaleme alınması, distribütörlük, satın alma, franchise, bayilik, lojistik, yönetim ve üst düzey yönetici sözleşmeleri şeklinde her türlü ticari sözleşmelerin müzakere edilmesi ve hazırlanmasını sağlarız.
  • Şirketler hukukundan doğan dava ve ihtilaflarda ve bu alana ilişkin ceza ve idare davalarında müvekkillerimizi temsil ederiz.
  • Ticaret ve şirket davalarında, yetkili satıcı ilişkileri, distribütörlük, haksız rekabet, alış ve satış sözleşmeleri, büyük miktarlı alacakların tespiti, tahsili, icraya konulması, şirketlerin iflas ve tasfiyesi, ürün sorumluluğu, tüketicinin korunması, sigorta ve reasürans, gümrük, ithalat ve ihracat konuları, taşımacılık, gümrük tarifeleri, ithalat ve ihracatta kıymetlendirme, yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi gibi geniş bir perspektifte hizmet veririz.
  • Ortak girişimler ve hissedarlık ilişkilerini, hakların kullanımını, genel kurul toplantılarını, kurumsal yönetim ve yönetici sorumluluğunu denetleriz. Özel denetçi, geçici yönetim ve kayyum atanmasını sağlar, azınlık ve imtiyazlı hakların korunmasını, sermaye piyasası ile uyumlaşma çalışmalarını ve banka hukukundan kaynaklanan ihtilafları yönetiriz.
  • İdare ve ceza hukuku alanında kaçakçılık, gümrük, kurumlar vergisi ve vergilendirme, transfer fiyatlandırması, kamu ihaleleri ile sermaye piyasası, rekabet hukuku ve yolsuzlukla mücadele uygulamalarına uyum çalışmaları hakkında da hizmet sunarız.
  • Rekabet hukuku kurallarına uyum ile birleşme ve devralmaların kontrolüne ilişkin hususlarda danışmanlık veririz. Bildirimlerin hazırlanması ve Rekabet Kurumuna sunulması konularında müvekkillerimizle birlikte çalışırız.
  • Sözleşmeleri rekabet hukuku kuralları yönünden değerlendiririz. Müvekkilleri şafak baskınları, soruşturmalar ve sözlü savunmalar sırasında temsil ederiz. Danıştay nezdinde iptal davalarını yürütürüz.
  • Türk Rekabet Hukuku hakkında seminerler ve şirket içi eğitimler düzenleriz. Uyumluluk denetimi ve temsili baskınlar düzenleyerek, risk ve kriz yönetimi konularında danışmanlık veririz. Risklerinizi oluşmadan önleriz. Oluşanları da hasarsız atlatmanız için çalışırız.
  • Sigorta ve reasürans ihtilaflarına ilişkin hukuki danışmanlık sağlar ve yol gösteririz. Karmaşık sigorta ve reasürans uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin müzakereler yürütürüz. İhtilafların dava yolu veya alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile hallini sağlarız.

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Miras Hukuku

Kişinin ölümü veya gaipliğine (ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolması) karar verilmesiyle, geride bıraktığı tüm menkul ve gayrimenkul malvarlığının akıbeti Miras Hukukunun konusunu oluşturur. Özellikle ölen kişinin ardında bıraktığı bir vasiyetname, yüklü borçlar, değerli malvarlıkları, mirasçı olmayan kişilere mal kaçırma kastıyla yapılan bağışlar ya da bırakılan malvarlığı gibi hususlar mirasçıların sosyo-ekonomik durumunu doğrudan doğruya etkilediğinden Miras Hukukundaki ayrıntılar büyük önem taşımaktadır.

Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Miras paylaşımının şekli, geriye miras bırakan kişinin vasiyetname sahibi olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Hayattayken yasal şartlara uygun bir vasiyetname bırakan kişinin malvarlığı vasiyetnamesinde belirttiği şekilde paylaştırılır.

  • Hayattayken vasiyetname düzenlemeyen Kişinin mirası ise eşinin hayatta olup olmamasına bakılarak paylaştırılır. Eşi hayatta ise ve alt soy (vefat edenin çocukları) ile birlikte mirasçı olursa, mirasın ¼’ü geride kalan eşe ait olacaktır. Mirasın kalan ¾’ü de çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılır.
  • Geride kalan eş, miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olur ise, mirasın ½’si geride kalan eşin, kalan yarısı da miras bırakanın annesi ve babası arasında eşit olarak paylaştırılır.
  • Geride kalan eş, miras bırakanın büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasçı olursa mirasın ¾’ü sağ kalan eşe verilir. Geriye kalan ¼ de miras bırakanın büyük annesi ve büyük babası arasında eşit olarak paylaştırılır. Miras bırakanın eşi hayatta değil ise miras varsa alt soy arasında yok ise üst soy arasında eşit olarak paylaştırılır.

Vasiyetnamesiz Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

  • Miras bırakan kişinin bir vasiyetname bırakmaması durumunda, miras paylaşımı geride kalan eşin Hayatta olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Bununla birlikte, miras bırakan kişinin ölüme bağlı Sözleşme akdedip akdetmediği araştırılır. Her hangi bir atanmış mirasçı yok ise, miras paylaşımına başlanır. Geride kalan eş ile alt soy birlikte mirasçı ise, mirasın ¼’ü sağ kalan eşe, kalan miktar ise alt soy (çocuklar ve torunlar) arasında eşit olarak paylaştırılır.
  • Sağ kalan eş, miras bırakanın anne ve babası ile birlikte mirasçı olursa, mirasın ½’si eşin kalan ½’si de anne baba ve onların altsoyu arasında eşit olarak paylaştırılır.
  • Geride kalan eş, mirası bırakanın büyük anne ve büyük babası ile mirasçı olursa, bu durumda mirasın ¾’ünü alır. Geriye kalan pay bu büyük anne ve büyük baba arasında eşit olarak paylaştırılır.

Mirastan Kimler Pay Alabilir?

  • Türk Hukuk sistemi içerisinde mirastan pay alacak kişiler belirlenirken zümre sistemi esas alınmıştır. Bu zümre sistemi içerisinde 3.zümreye kadar olan akrabalar miras bırakanın mirasından pay alabilirler.
  • Zümre sistemi içerisinde 1. zümre miras bırakanın alt soyudur.
  • Miras bırakan kişinin çocukları ile torunları 1. zümreyi oluşturur.
  • Miras bırakan kişinin anne, babası, kardeşleri ve yeğenleri 2. zümreyi oluştururlar.
  • Miras bırakan kişinin büyükannesi, büyükbabası, amca, dayı, hala ve teyze gibi akrabaları 3. zümreyi oluştururlar. Miras bırakan kişinin mirasından 3. zümreye kadar olan mirasçılar pay alabilirler. Bunun dışında kalan kimseler mirastan pay alamazlar.
  • Yasal mirasçılar dışında, kan bağı bulunmayan kişiler vasiyetname yolu ile mirastan pay alabilirler. Bu surumun gerçekleşmesi için miras bırakanın hayattayken vasiyetname düzenlemesi gereklidir.
  • Zümreler arasında kanuni bir sıra bulunmaktadır. 1.Zümreden mirasçılar hayatta ise 2. zümreden kişiler hak iddia edemezler.

Mirasta Saklı Pay Nedir, Kimleri Kapsar?

  • Türk Hukuku, miras bırakanın malvarlığı üzerinde vasiyetname veyaölüme bağlı tasarrufla istediği gibi devirler yapmasını engellemeyi amaçlar. Miras bırakan kişinin bazı akrabalarının miras üzerinde saklı payı bulunmaktadır.
  • Miras bırakan kişi, malvarlığı üzerindeki saklı paylara dokunmamak kaydıyla dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Saklı pay denilen oranları ise -mirastan çıkarılma hariç- başkasına devredemez. Devredilmesi halinde, saklı paylı olan mirasçılar dava açarak söz konusu devirleri iptal ettirebilirler.
  • Saklı paylı mirasçıların kimler olduğu Türk Medeni Kanunu’nda belirtilmiştir. Miras bırakan kişinin geride kalan eş ve çocukları, torunları, anne ve babası saklı paylı mirasçılardır.
  • Miras bırakan kişinin altsoyunun saklı payı, yasal miras payının ½’si, miras bırakan kişinin anne Ve babasının saklı payı yasal miras payının ¼’ü, geride kalan eşin saklı payı ise anne baba veya altsoy ile birlikte mirasçı olursa yasal miras payının ¾’ü, diğer hallerde ise yasal miras payının tamamıdır. Miras bırakan kişinin kardeşlerinin miras üzerindeki saklı payı ise yapılan kanun değişikliği ile kaldırılmıştır.

Mirasçılıktan Çıkarma Nedir?

  • Saklı paylı mirasçılar, medeni kanunda belirtilen bir takım uygunsuz davranışlarda bulunmaları durumunda, miras bırakan kişi tarafından mirastan çıkarılabilirler.
  • Saklı paylı olan mirasçılar miras bırakan kişiye veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse Veya aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan ödevlerini yerine getirmez ise miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılabilirler.
  • Mirastan çıkarılan saklı paylı mirasçı mirastan pay alamaz ve tenkis davası da açamaz. Mirasçılıktan çıkarılan bu saklı paylı mirasçının payı altsoyu var ise ona geçer. Altsoy yok ise diğer mirasçılar arasında eşit oranda paylaştırılır. Miras bırakan mirastan çıkarma sebebini açıkça belirtmelidir. Aksi halde çıkarma işlemi geçersiz olur.

Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

  • Miras bırakan kişi hayattayken yapacağı bir sözleşme ile malvarlığını ölünceye kadar bakması koşulu ile 3. kişiye devredebilir. Söz konusu 3. kişi yasal mirasçı olabileceği gibi atanmış mirasçı da olabilir.
  • Sözleşme ile miras bırakan kişi bir malvarlığını bakım yapacak kişiye devretme, bakım yapacak kişi ise miras bırakan kişiye ölünceye kadar bakma taahhüdü altına girer.
  • Ölünceye kadar bakım sözleşmesi Resmi olarak düzenlenmek zorundadır. Miras bırakan kişi, iki tanık eşliğinde noter veya sulh hukuk hâkimliğine başvurarak sözleşmeyi düzenletebilir.

Reddi Miras Nedir?

  • Yasal veya atanmış mirasçıların kanuni mirası reddetme hakkı bulunmaktadır. Mirasçılar, miras bırakan kişi ile aralarındaki husumetten dolayı veya miras bırakanın malvarlığının borca batık olmasından dolayı oluşacak mirası istemeyebilirler.
  • Mirasçılar miras bırakan kişinin ölümü ile birlikte mirasçı olduklarını öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay süreyle mirası reddedebilirler. Ret beyanı yazılı veya sözlü olarak sulh hukuk hâkimine yapılmalıdır. Aksi halde geçersiz olur.
  • Miras bırakanın malvarlığı borca batık ise mirasçıların irade beyanına lüzum kalmadan otomatik olarak miras reddedilmiş sayılır.
  • Miras en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilirse sulh hukuk hâkimi mirası iflas hükümlerine göre tasfiye eder. Tasfiyenin ardından bir malvarlığı değeri kalmış ise mirasçılara dağıtılır.

Mirasçılık Belgesi Nedir?

  • Miras bırakan kişinin ölümü ile ardında kimlerin mirasçı olduğunu gösterir belgeye mirasçılık belgesi adı verilir. Mirasçılık belgesinin diğer adı veraset ilamıdır.
  • Mirasçılık belgesinin çıkarılması için tek bir mirasçının dahi başvurusu yeterlidir. Mirasçılık belgesini sadece yasal mirasçılar değil atanmış mirasçılar da talep edebilirler.

Miras Bırakanın Sağlığında Yaptığı Paylaştırmaya Karşı Ne Yapılabilir?

  • Miras bırakan sağlığında yaptığı paylaşımlar ile saklı paylı mirasçıların haklarını azaltmış veya yok etmiş ise bu saklı paylı mirasçılar tenkis davası adı verilen bir dava açarak bu paylaşımların kendileri ile alakalı kısmını iptal ettirebilirler.
  • Saklı paylı mirasçı sadece saklı payına ilişkin bölümü dava edebilir. Bunun dışında kalan oranlar üzerinde eğer paylaşım hukuka uygun ise müdahale edemez. Dava -mirasçı zararını öğrendikten itibaren- açılmalıdır.

Vasiyetname Nasıl Hazırlanır?

  • Vasiyetnameler sözlü, el yazılı ve resmi şekilde olmak üzere üç türlü hazırlanabilir.
  • Sözlü vasiyetname:Çok ender görülür. Olağanüstü durumların olması aranır. Mirasçı yanındaki iki tanığa sözlü olarak vasiyette bulunur. Sözlü vasiyet tanıklar tarafından yazıya çevrilir. Bu yazıyı sulh hâkimine teslim etmeleri gerekir. Tanıkların okuryazar olmaları şartı aranır.
  • El yazılı vasiyetname:Miras bırakan tarafından baştan sonra kendi el yazısıyla yazılan vasiyet türüdür. Bu vasiyet türünün bir mahkemeye sunulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Tek şart, baştan sona el yazısı ile yazılması ve yazıya tarih atılmasıdır. Bu iki şarttan biri gerçekleşmez ise vasiyet geçersiz sayılır.
  • Resmi vasiyetname:Kişinin okuma yazma bilip bilmemesine göre iki şekilde yapılır. Okuma yazma bilenler tarafından hazırlanan resmi vasiyetname notere veya sulh hukuk hâkimliğine sunularak onaylanır. Bu onaylama işlemi tarih belirtilerek yapılmak zorundadır.
  • Onayın ardından resmi vasiyet iki tanık huzurunda tekrar okunur ve tanıkların imzası ile geçerli hale gelir.
  • Okuma yazma bilmeyenlerin vasiyetnamesinde, miras bırakan kişi taleplerini vasiyet memuruna bildirir. Memur bu doğrultuda bir vasiyetname hazırlar ve tanıkların önünde miras bırakan kişiye okur. Miras bırakan kişinin onaylaması ve memur ile tanıkların imzalaması ile vasiyetname geçerli hale gelir.

Veraset İlamı İle İlgili Davalar

  • Veraset İlamı(Mirasçılık Belgesi) Verilmesi İstemi
  • Veraset İlamının İptali Davası

Muris Muvazaası Sebebiyle Tapu İptali Ve Tescil Davaları

Terekenin Taksimi İle İlgili Davalar

  • Terekenin Taksimi (Mirasın Paylaşılması Davası)
  • Mirasçılar Arasında Taksim, Trampa Ve Bağışlamadan Doğan Uyuşmazlıklar
  • Taksimin Feshi İstemi (Taksim Sözleşmesinin Bozulması Davası)
  • Mirasın Reddi İle İlgili Davalar
  • Mirasın Reddi Davası (TMK. Madde 605 Ve Devamı)
  • Reddin İptali Davası (TMK. Madde 617)

Koruma Önlemleriyle İlgili Davalar

  • Tereke Tespiti Ve Terekenin Defterinin Tutulması İstemi
  • Terekenin Mühürlenmesi İstemi
  • Miras Ortaklığına Temsilci Atanması İstemi

Vakıfla İlgili Miras Hukuku Davaları

Vakfa Yapılan Tasarrufun Tenkisi İstemi

  • Vakfın Tescilinin Mirasçılar Tarafından İptali Davası

Miras İntikal İşlemleri

Tenkis Davası

Mirasta Denkleştirme Davası

Miras Sebebiyle İstihkak Davası

Mirasçılıktan Iskatın (Çıkartmanın) İptali Davası

Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davası

Mirasta Defter Tutulması Talebi

Terekede Resmi Tasfiye İstemi

Elbirliği Halinde Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Çevrilmesi İstemi

Zirai Taşınmazın Mirasçılardan Birine Özgülenmesi İstemi

Miras Sözleşmesinin Düzenlenmesi

Miras Sözleşmesiyle Bağdaşmayan Tasarrufların İptali Davası

İstirdat (Geri Alma) Davası

Vasiyetname Düzenlenmesi

Vasiyetin Yerine Getirilmesi Davası

Vasiyet Alacaklısının Koruma Önlemlerinin Alınması Talebi

Mirasçının Alacaklısının Kayyım Atanması

Tereke Alacaklılarının Mirastan Feragat Eden Mirasçıya Karşı Açtığı Dava

Mirastan Feragat Sözleşmesinin Düzenlenmesi

Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesinin Düzenlenmesi

Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescil Davaları

İnanç Sözleşmelerinden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescil Davaları

Vasiyetnamenin Açılması Ve İlgilileri Okunup Tebliğ Edilmesi Talepli Davalar

Miras Payı Sözleşmesinin Geçersizlinin Tespiti Davaları

Gaiplik Kararı Verilecek Miras Payının Teslim Edilmesi İstemli Davalar

Mirasta Yoksunluğun Tespiti İstemli Davalar

Mirasın Resmen Yönetilmesine Karar Verilmesi Istemli Davalar

Mirasın Reddinin Iptali Davaları

Elbirliği Mülkiyetin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

Miras Payının Terkini

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Aile Hukuku

  • Aile Hukuku, toplumu oluşturan bireylerin kurdukları aile birliğinin sağlıklı ve mutlu bir şekilde devamı için kurulmuştur. Bununla birlikte, aile bireyleri arasında yaşanan sürtüşmeler ve davranış bozuklukları ailenin devamını güçleştirebilir. Arzu edilmese de boşanma gündeme gelebilir.
  • Psikolojik ve hukuki bir süreci olan boşanmanın en doğru şekilde yönetilmesi ve tarafların haklarının korunarak başarılı bir şekilde sonlandırılması, tüm aile bireyleri için büyük öneme sahiptir. Bu hassas süreci müvekkillerimizin en az maddi ve manevi hasarla atlatmaları için destek veririz. Başarılı bir boşanmanın her iki taraf için de gerçekleşmesi ve anlaşmayla sonuçlanması için çözümler üretiriz.
  • Boşanma davasının sonuçlanma süresi boşanma davasının türüne ve adliyedeki iş yoğunluğuna  bağlı değişir. Anlaşmalı boşanma davası  en kısa süren boşanma davası türüdür. Genellikle, birkaç duruşma sonunda mahkemece karar verilmektedir.
  • Anlaşmalı boşanma olmayan boşanma davalarına çekişmeli boşanma davaları denir. Davacılar ve davalılar (taraflar), anlaşmalı boşanmadan farklı olarak; boşanma, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususlarında bir uzlaşmaya varamamış olduklarından  bu davalarda hâkim daha fazla araştırma yapar ve birçok tanık dinler. Bu durum da yargılamanın uzamasına sebep olur.
  • Türk Medeni Kanununda düzenlenen aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözmek Aile Mahkemelerinin görev alanına girer. Bu sebeple, boşanma nedeni ne olursa olsun bütün boşanma davaları Aile Mahkemelerinde açılmak zorundadır. Aile Mahkemelerinin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk mahkemeleri de boşanma ve ayrılık davalarına bakmaya görevlidir.
  • Boşanma, geçerli olarak kurulmuş olan bir evlenmenin, eşlerden birinin talebi üzerine, kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanılarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir.

Aile Hukuku Hangi Önemli Konuları İçerir?

Aile Konutu

  • Resmen evli olan karı-kocanın beraber yaşadıkları, ortak yaşamlarını birlikte geçirdikleri, sürekliliği olan yaşam alanıdır. Eşlerin birden fazla evi olsa da yalnızca bir tanesi, yoğun olarak yaşadıkları ev, aile konutu olur. Zaman zaman yaşanılan yazlık, dağ evi, yayla evi gibi yerler aile konutu olarak nitelendirilmez.
  • Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Eşiniz sizin rızanız olmadıkça kira sözleşmesini feshederek evinizi tahliye etmenize neden olamaz, evi başkasına satamaz, ev üzerinde ipotek tesis edemez.
  • Aile konutu üzerindeki haklarınızı tam olarak korumanız için tapuda şerh koymanız doğru olacaktır. Aile konutu şerhi için dava açıp mahkemeden karar alınması zorunluluğu yoktur. Bulunduğunuz yerdeki Tapu Sicil Müdürlüğü’ne yanınızda gerekli evraklarla (Nüfus cüzdanınız, evlilik cüzdanınız ve muhtarlıktan alacağınız ikametgah belgesi) gidip istemde bulunmanız yeterli olacaktır.
  • Tapuda bu şerh bulunmasa dahi eşinizle birlikte yaşadığınız ev aile konutudur. Lakin eşiniz bu evi satarsa burada iki sonuçla karşılaşılabilir. Eğer evi satın alan kişi bu evin aile konutu olduğunu biliyor ise, satışın iptali için dava açabilirsiniz. Bilmiyorsa, satın alan kişinin iyi niyeti korunur ve satış iptal edilemez. Bu nedenle, tapuda aile konutu şerhi koydurmanız hak kaybına uğramanızın kesinlikle önüne geçecektir.

Aldatma Durumu

  • Evlenme ile kurulan evlilik birliği cinsel sadakat yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Aldatma (zina) evlilik birliğine karşı yapılmış en büyük hakaret ve sadakatsizliktir. Bu sebeple mutlak bir boşanma sebebidir. Hâkim zinanın varlığına ikna olursa, başka bir sebep olmaksızın evliliği sona erdirir.
  • Zina sebebine bağlı olarak boşanmak isteyen eş bunu hukuka uygun her türlü delille ispatlayabilmelidir.
  • Zina sebebinin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay ve her durumda zina eyleminin gerçekleşmesinin üzerinden beş yıl geçmesiyle zina sebebine dayanarak boşanma davası açma hakkı düşer. Böyle bir durumda boşanma sebebi olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması dayanak gösterilerek boşanma davası açılabilir. Boşanma davasını açarken boşanma sebebinizi hem zina hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak göstermeniz lehinize olacaktır.
  • Zina sebebiyle boşanma halinde,  mal rejiminin tasfiyesi davasında hâkim zina yapan eşin artık değerdeki pay oranının azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Kural olarak boşanmadan sonra eşler artık değer üzerinde eşit olarak yani ½ oranında hak sahibidir. Ancak eşlerden biri zina yapmışsa bu oran hâkim tarafından azaltılabilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir. Aynı durum hayata kast sebebiyle boşanmada da söz konusudur.
  • Biseksüel birliktelikler zina sayılmamaktadır. Ancak haysiyetsiz yaşama veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebeplerine dayanarak boşanma davası açabilirsiniz.
  • Eşinizin zina yaptığını ispat için telefon görüşmelerinin veya mesajların içerikleri GSM operatörlerinden temin edemezsiniz. Çünkü görüşmeler ve mesajlaşmalar kaydedilmemektedir. Diğer taraftan, konuşma ve mesajların tarih ve saatlerine ilişkin bilgiler talebiniz üzerine mahkemece GSM operatörlerinden istenebilir.
  • Evlilikte sadakat yükümlülüğü boşanma davası sürecinde devam eder. Boşanma kararı kesinleşinceye  -Boşanma kararı verilip, temyiz edilirse Yargıtay’ca onanıncaya kadar- eşler birbirine sadık kalmalıdır. Aksi halde bu durum zina teşkil eder.
  • Kişiyle tek seferlik bir cinsel ilişki zina sebebiyle boşanma davası açmak için yeterlidir. Dava açmak için eşiniz ve 3. Kişi arasında duygusal bir bağ olması şartı aranmaz.
  • Zina hukuka uygun her türlü kanıtla (otel kayıtları, fotoğraflar, mektuplar, sms mesajları, tanık beyanları vs.) ispat edilebilir.  Lakin yemin ve ikrar zina sebebiyle açılmış bir boşanma davasında delil olarak kabul edilmeyecektir.
  • Eşlerden birinin daha önce zinaya başlaması daha fazla kusurlu olduğu anlamına gelmez ve diğer eşe zina yapma hakkı vermez. Bu sebeple her iki eş de zina eylemini gerçekleştirmişlerse her iki eş de birbirlerine boşanma davası açabilirler.
  • Zinadan söz edebilmek için cinsel bir ilişkinin varlığı gereklidir. Cinsel ilişki içermeyen kur yapmalar sadakatsizlik olsa bile tek başlarına zina sebebiyle boşanma davası açmak için yeterli değildirler. Sadece, zinanın varlığına fiili karine oluşturabilirler. Eşlerden birinin geçerli bir sebep yokken karşı cinsle ev, otel gibi kapalı mekânlarda yalnız kalması, tenha yerlerde görülmesi, samimi fotoğraflar çektirmesi, sık sık ve özellikle gece vaktinde telefonla konuşması gibi hallerde zina gerçekleşmiş olarak kabul edilir.

Eşlerden Birinin Akıl Hastalığına Yakalanması

  • Akıl hastası olan eşin eylemleri iradi olmadığından anlaşmalı boşanma yoluna gidilemez.
  • Akıl hastalığı iyileşmez durumda ve evliliği çekilmez hale getiriyorsa, mevcut koşullarda akıl hastalığı bir boşanma sebebidir. Ancak söz konusu akıl hastalığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekmektedir.
  • Bu durumda boşanma davası veya evliliğin iptali davası açabilirsiniz.
  • Herhangi bir süre bekleme mecburiyeti yoktur. Dava her zaman açılabilir.
  • Eşlerden birinin akıl sağlığını yitirmesi durumunda ve mali durumu nafaka ödemesine yeterli ise yoksulluk nafakası isteyebilirsiniz.
  • Eşin rahatsızlığı tedavi edilebilir bir rahatsızlık ise ve eş tedavi olmayı reddetmiyor ise bu rahatsızlık başlı başına bir boşanma sebebi olarak değerlendirilmez.

Anlaşmalı Boşanma

  • Boşandığınız eşinizle yeniden evlenip, tekrar boşanmak isterseniz anlaşmalı boşanmada bir yıllık süre, son yaptığınız evliliğin süresi dikkate alınarak belirlenecektir.
  • Bir yıllık süre dolmadıysa, anlaşmalı boşanma yoluna gidilemez ancak dava reddedilmez. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, diğer boşanma sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının araştırması yapılır ve sonuca göre karar verilir.
  • Bir yıllık süreyi birlikte geçirip geçirmemenin anlaşmalı boşanmaya etkisi yoktur. Bir araya hiç gelmemiş de olsanız bir yıllık süre sonunda anlaşmalı boşanma davası açabilirsiniz.
  • Evlilikte bir yılın dolup dolmadığını hâkim kendiliğinden araştıracak ve gözetecektir.
  • Evlilik tarihinden davanın açıldığı tarih arasında bir yıl geçmelidir. Davanın açıldığı tarih ise boşanma davası dilekçesinin harcı ödenerek mahkemeye verildiği tarihtir.
  • Dava açıldıktan sonra anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi sadece ıslah yoluyla mümkündür.
  • Hâkim anlaşmalı boşanmaya ilişkin şartların gerçekleştiğine kanaat getirirse boşanmaya karar verir. Boşanmanın ne kadar süreceği aranızdaki anlaşmanın içeriğine ve mahkemenin iş yüküne bağlıdır. Genellikle birkaç duruşma sonunda karar verilmektedir.
  • Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin  serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Eğer bu şartlar tamam olursa hâkim boşanmaya karar verecektir.

Ayrılık Durumu

  • Terk edilme sebebiyle boşanma davası açabilmeniz için eşinizin ortak konuttan ayrılmasının hukuka aykırı şekilde gerçekleşmiş olması gerekir. Ayrılık kararı sebebiyle ortak konuttan ayrılmak hukuka uygun olduğunda terk sebebiyle boşanma davası açamazsınız.
  • Mahkeme tarafından ayrılık kararı verilebilmesi için ayrılığa veya boşanmaya ilişkin açılmış bir dava olmalıdır. Boşanma sebepleri gerçekleşmelidir. Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunmalıdır.
  • Açılan bir davada davacı boşanma davası açmakta haklı ise (örnek olarak davalı eşi hakaret edip şiddet uyguladıysa), mahkemece tarafların barışma ve evliliklerini devam ettirme ihtimali olduğu kanaatine varılırsa bu durumda ayrılık kararı verilir.
  • Boşanma sebepleri gerçekleşmişse isterseniz yalnızca ayrılığa ilişkin dava açabilirsiniz. Dava ayrılık davası ise hâkim boşanmaya hükmedemez.
  • Ayrılık süresi en az bir yıl en çok üç yıldır. Bu sınırlar dâhilinde olmak üzere süre hâkim tarafından takdir edilecektir. Ayrılık süresi ayrılık kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacaktır.
  • Kanun uyarınca bir yıldan üç yıla kadar verilen ayrılık kararı sonunda evlilik birliği yeniden kurulamamış olursa hâkim hakkınızda boşanma kararını verecektir.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

  • Eşiniz bir başkasıyla karı koca gibi uzun zamandır yaşıyorsa, bu durumda eşiniz ağır kusurludur. Eğer sizin de az da olsa kusurunuz varsa, söz konusu evliliğin devamının korunmaya değer bir yönü olmadığı ve bu nedenle itirazınızın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kabul edilir. Bu durumda boşanmaya karar verilir.
  • Kusurlu olan Davalının boşanmaya karşı çıkması evliliğin kurtarılmasına yönelikse, bu durum hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmez. Bu durumda, dava reddedilir yani boşanma kararı verilmez.
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında, davanın kabulü için davalının az da olsa bir kusurunun olması gerekir.
  • Boşanma sebeplerinden herhangi birine dayanarak açtığınız boşanma davasının reddedilmesi durumunda kararın kesinleştiği tarihten ibaren üç yıl geçmiş ve bu üç yıl içerisinde ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsılması söz konusudur. Eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilecektir.
  • Her kadın doğum yapma hakkına haizdir. Eşinizin tıbbi zorunluluk olmadığı halde  gebeliğinizi sonlandırmanız için size baskı yapması, duygusal şiddet içerdiği için, evlilik birliğinin sarsılmış olduğu gerekçesiyle boşanma davası açabilirsiniz. Aynı şekilde çocuk sahibi olmak istemeyen kadınların da evlilik birliğini sarsmaları nedeniyle dava açılabilir ve boşanma talep edilebilir.
  • Hâkim tarafından boşanma kararı verilebilmesi için birliğin temelinden sarsılmış olması gerekir. Ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmemelidir artık. Evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korumaya değer bir yarar kalmamış olmalıdır. Yaş farkı tek başına boşanma sebebi değildir. Yaş farkının boşanma sebebi olabilmesi için evlilik birliğini sarsıyor olması gerekmektedir.
  • Kusurlu taraf da dava açma hakkına sahip olsa da tam kusurlu eş Yargıtay uyarınca davacı olmamalıdır.
  • Davalıya atfı mümkün hiçbir kusur söz konusu değilse tam kusurlu eşin açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası reddedilmelidir. Davalının az da olsa kusuru olmalıdır.
  • Az kusurlu davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmamaktadır. İtiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise reddedilir. Hakkın kötüye kullanılması sayılan itirazlar, birlikte yaşamaktan kaçınanın itirazı, hakaret edenin itiraz, yabancı mahkemede boşanma kararı almış olanın itirazı vb. Evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korumaya değer bir yarar kalmamalıdır.

Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma

  • Fiili ayrılık Medeni Kanun’da düzenlenmiş mutlak bir boşanma sebebidir. Buna göre boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
  • Fiili ayrılık sebebiyle boşanmak için gereken koşullar şunlardır:
    • Reddedilmiş bir boşanma davası bulunmalıdır,
    • Ret kararı kesinleşmelidir.
    • Ret kararının kesinleşmesinden sonra en az üç yıl geçmiş olmalıdır.
    • Ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayat yeniden kurulamamış olmalıdır.
  • Boşanma davanıza bakan mahkemenin verdiği ret kararı kesin bir karar değildir. Bu kararın kesinleşmesi için ya temyiz süresinin temyiz olunmaksızın geçmesi ya da temyiz edilen kararın Yargıtay’ca onanması gerekir. Ancak, davadan feragat söz konusuysa, davanın kesinleşme tarihi feragat tarihidir. Aleyhine başvurulacak hiçbir kanun yolu kalmayan karara kesinleşmiş karar denir.
  • Eşinizle aranızda birden çok boşanma davanız varsa üç yıllık süre şartı hangi dava için gerçekleşmişse o davaya dayanak alarak davayı açmalısınız. Örnek olarak iki ayrı tarihte iki ayrı boşanma davası açtınız. Birincisinde ret kararı verildi. Kesinleşmedi ve Yargıtay’da incelenmesi devam ediyor. İkinci ret kararı kesinleştiyse, ikinci davaya dayanarak davanızı açmalısınız.
  • Feragat sebebiyle reddedilen boşanma davaları da fiili ayrılık sebebiyle boşanma davalarına dayanak oluşturabilir. Ayrıca, bu durumda üç yıllık bekleme süresinin başlama tarihi, feragat tarihidir.
  • Şayet eşinizin soyadını kullanmakta menfaatiniz varsa, soyadını kullanmanızın eşinize zarar vermeyeceğini ispat ettiğiniz takdirde isteminiz üzerine aile mahkemesi tarafından eşinizin soyadını taşımanıza karar verilebilir.

Yabancı Mahkemelerde Boşanma

  • Yabancı mahkemenin vermiş olduğu boşanma kararının aslı mühürlü ve ıslak imzalı olmalıdır. Karara apostil şerhi de eklenmelidir. Gereken belgeler:
    • Yabancı mahkemenin boşanma kararının kesinleşmiş olduğunu gösterir şerh yahut belge.
    • Yabancı mahkeme kararının Türkçe çevirisi (Çeviri yeminli tercüman aracılığıyla yapılmalıdır ve daha sonra noterce veya konsoloslukça onaylanmalıdır).
  • Yurtdışında alınmış olan boşanma kararının Türkiye’de geçerli olması için Türkiye’de aile mahkemesinde tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir.
  • Tanıma ve tenfiz kararı verilebilmesi için boşanmanın yurtdışında kesin olarak sonuçlanması gerekmektedir. Bu davalarda yeniden yargılama yapılmaz, ilk yapılan yargılamanın Türk hukukuna uygun olup olmadığı araştırılır.
  • Taraflardan birinin hatta ikisinin de Türk olmaması boşanma davasının Türkiye’de açılmasına engel değildir.  Eşlerin ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.

Hayata Kast Edilmesi

  • Hayata kast edilmesi, karı veya kocadan birinin, diğer eşi öldürmek amacıyla yaptığı eylemlerdir. Medeni Kanun’da düzenlenen boşanma sebeplerinden biridir.
  • Hayata kast eyleminin öğrenilmesinden itibaren altı ay, öğrenilmese bile eylemi takip eden 5 yıl içerisinde dava açılmalıdır.
  • Eşin yakınlarını öldürmeye yönelik eylemler bu kapsama girmez, eylemin mutlaka eşe yönelik olması gereklidir. Buna karşın, diğer boşanma sebeplerinden olan suç işleme sebebiyle veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açabilirsiniz.
  • Ölüm tehlikesine seyirci kalınması durumunda hayata kast varsayılır. Bir kaza sonrası ağır yaralanan eşini, tedavi görmeyerek ölmesini sağlamak amacıyla hastaneye götürmeyen eşe bu kapsamda boşanma davası açılabilir.
  • Hayata kast sebepli boşanma davası açabilmeniz için, eşinizin eylemi öldürmeye yönelik olmalıdır, dolayısıyla öldürme amaçlanmıyorsa, şiddet bu kapsama girmez.
  • Ciddi olarak ifade edilse de, öldürme tehdidi hayata kast sebebiyle boşanma davası açma hakkını eşe vermez

Haysiyetsiz Hayat Sürülmesi

  • Haysiyetsiz hayat sürme toplumdaki anlayışa göre belli bir süreden beri devamlı olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak şekilde yaşamaktır. Haysiyetsiz hayat sürme Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olan boşanma sebeplerinden biridir.
  • Ayyaşlık, kumarbazlık, homoseksüellik, uyuşturucu bağımlısı olmak, randevu evi işletmek gibi hallerde kişinin haysiyetsiz hayat sürdüğü kabul edilir.
  • Bu davalarda belirli süreler yoktur ancak haysiyetsiz hayat sona erdikten uzun süre sonra açılan bir davada mahkemece boşanmanın reddi yönünde karar verilmesi ihtimali yüksektir.
  • Eşinizin haysiyetsiz yaşam sürdüğü mahkemece tespit edilir ve boşanmaya karar verilirse, çocuğun velayeti haysiyetsiz hayat süren kişiye verilmez.
  • Haysiyetsiz hayat sürmeyi dayanak göstererek, boşanma veya ayrılık davası açabilirsiniz. Bununla birlikte, açılmış olan bir boşanma davasında hâkim barışma ihtimali görürse boşanma yerine ayrılığa karar verebilir.
  • Kumar alışkanlığı olan ve ailenizi fakirliğe sürükleyen eşinize haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açabilirsiniz. Burada önemli olan husus eşin evlenirken bu durumu biliyor oluşu değil bu durumun evlendikten sonra ortak yaşamı çekilmez hale getirmiş olmasıdır.

Mal Paylaşımı

  • 2002 yılından önce yasal mal rejimi mal ayrılığı iken 2002 yılından sonra yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma olarak kabul olmuştur. Bu sebeple 1998’ten 2002’ye kadar olan süre için mal ayrılığı (eğer başka bir rejim seçilmediyse) 2002-2005 yılları arasında ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
  • Krediyle ortaklaşa alınan mülkiyet. Eğer eşler mülkiyetin kimde kalacağı konusunda anlaşmaya varamamışlar ise boşanma sonrasında uygulanacak mal rejimi devreye girer. Eğer bu rejim, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma ise, ev hangi eşin üzerineyse mülkiyet onda kalmaya devam eder ancak, bu eş diğer eşe mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümler çerçevesinde mahkemece hesaplanacak bir miktarı ödemek zorundadır. Boşanma davasının açılma tarihinden önce ödenen krediler edinilmiş mal, sonrasında ödenenler ise kişisel mal olarak kabul edilir ve hesaplamalar buna göre yapılır. Boşanmadan sonra ev kimin mülkiyetindeyse kredi borçlarından da o sorumlu olacaktır.
  • 1 Ocak 2002’den itibaren (Farklı bir mal rejimi seçilmediyse) tüm evli çiftler için uygulanacak yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bir eşin edinilmiş malları şunlardır:
    • Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
    • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
    • Kişisel mallarının gelirleri,
    • Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
  • Edinilmiş mallar tasfiyeye girerken kişisel mallar tasfiyeye girmez. Aşağıda sayılanlar kişisel maldır:
    • Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
    • Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras            yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
    • Manevî tazminat alacakları,
    • Kişisel mallar yerine geçen değerler.
  • Ailenizden size geçen mallar kişisel malınızdır. Boşanma durumunda eşiniz kişisel malların değerlerinden alacak hakkı talep edemez. Ancak bu malların geliri varsa bunlar edinilmiş mal sayılacağından sadece bu kısmın yarısı için katılım alacağı talep edebilir. Örneğin; eşlerden birine miras kalmış olan daireyi diğer eş talep edemez. Ancak bu dairenin kira geliri edinilmiş mal olarak kabul edilir ve diğer eşin bu kira bedeli üzerinde talep hakkı vardır.
  • Kural olarak evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının, kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayıldığı ve boşanma durumunda kadına iadesinin gerektiği Yargıtay tarafından kabul edilir.  Ziynetlerin aynen iadesi mümkün değilse (bozdurma vb. hallerde) bedelleri iade edilecektir. Ziynet eşyaları kişisel mal kategorisine girmektedir. Ancak ziynet eşyalarının evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı gibi çeşitli sebeplerle iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin ve kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
  • 1 Ocak 2002’den itibaren (Farklı bir mal rejimi seçilmediyse) tüm evli çiftler için uygulanacak yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Buna göre evlilik süresi içinde edinilmiş olan mallar kimin üzerine olursa olsun bir ortaklığın varlığı kabul edilir.   Kanunda kişisel mal olarak sayılmış olan mallar dışında evlilik birliği süresi içinde edinilmiş mallar paylaşıma katılır.
  • Türk Medeni Kanunu uyarınca; Kişisel Mallar:
    •  Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
    •  Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
    • Manevî tazminat alacakları,
    • Kişisel mallar yerine geçen değerler.
  • Edinilmiş Mallar:
    • Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
    • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
    • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
    • Kişisel mallarının gelirleri,
    • Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
  • Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin yanı sıra eşler mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden bir tanesini seçme hakkına da sahiptirler.

Nafaka Ödenmesi

  • Tedbir nafakası: Hâkim boşanmadan önce veya boşanma davası sırasında eş ve reşit olmayan çocuklar yararına nafakaya hükmedebilir.
  • Yoksulluk nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
  • İştirak nafakası: Çocukların geleceğinin korunması-eğitimi-terbiyesi için boşanma kararından sonra velayeti kendisine verilmemiş olan eşin çocukları için vermesi gerekli olan bir nafaka çeşididir.
  • Nafakaya ilişkin kararlara uymayan eş hakkında üç aya kadar tazyik hapsi verilebilmektedir. Ancak bunun için öncelikle eşinizle ilgili bir icra takibi başlatmalısınız. İcra takibine ve borçluya ve varsa avukatına tebligat yapılmasına rağmen ödenmesi gereken sürede nafaka ödenmezse, icra takibini yaptığınız yerdeki icra mahkemesine şikâyette bulunmalısınız.  Aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikâyet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık nafaka borcu bulunmalıdır.
  • İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan hükümlere ilişkin olarak icra ceza mahkemeleri tarafından verilen hapis cezalarına tazyik hapsi denilmektedir. Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen, yani nafakayı belirlenen sürelerde ödemeyen kişiye, şikâyet üzerine, 3 aya kadar tazyik hapsi verilir.
  • Nafaka ister tedbir, ister iştirak, isterse yoksulluk nafakası olsun, nafakanın ödenmemesi halinde şikâyet üzerine 3 aya kadar tazyik hapsi cezası verilir.
  • Nafaka ödenirse hapis cezası kalkar. Ayrıca hapis cezası uygulanmaya başlanmış olsa dahi nafaka borçlusu borcunu ödediği takdirde tahliye edilir.
  • Başka bir erkekle fiilen evliymiş gibi karı koca hayatı yaşayan, geçimi bu kişi tarafından sağlanan kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmez.
  • Tedbir nafakası verilirken tarafların kusur durumu incelenmez, burada amaçlanan boşanma davası sırasında eşin ekonomik olarak zor duruma düşmesinin önüne geçilmesi için tedbir alınmasıdır, dolayısıyla nafakanın kaldırılmasına karar verilmez.
  • Tedbir nafakası davanın açıldığı tarihte hak edilir, dolayısıyla hâkim tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmeder.
  • Dava sonuçlanıncaya kadar, daha önce istemediğinizi beyan etmiş olsanız dahi, tedbir nafakası isteme hakkınız vardır. Ancak bu durumda tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren değil, talepte bulunduğunuz tarihten itibaren karar verilecektir.
  • Boşanma veya ayrılık davası sırasında hâkim, davanın devamı sürecinde gerekli tedbirleri kendiliğinden alır. Tedbir nafakası eşlerin geçimine ilişkin geçici önlemlerdendir. Dolayısıyla eğer koşulları varsa hâkim tarafından kendiliğinden lehinize tedbir nafakasına hükmedilecektir.
  • Mahkeme nafaka takdiri yaparken kendisinden nafaka istenen eşin mali gücünü, sosyal ve ekonomik durumunu göz önünde bulundurur. Bu sebeple nafaka ödeyecek tarafa, ödemesi beklenemeyecek meblağda bir nafaka yükletilmesi genellikle söz konusu olmaz. Mahkemece belirlenen nafakanın fazla olduğunu düşünüyorsanız bu kararı temyiz edebilirsiniz.
  • Nafaka çeşitlerinden olan yoksulluk ve tedbir nafakası çocuk olmasa bile zor durumda bulunan  eş tarafından  diğer eşten istenebilir. Yoksulluk nafakasında boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf (boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşulu ile) geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Ayrıca,  boşanma davası açan eş ekonomik olarak zor durumda ise, mahkemece  dava süresi boyunca belli miktarda bir paranın tedbir nafakası olarak ödenmesine hükmedilir. Tedbir nafakası, mahkemece aksine bir hüküm verilmemişse, hüküm kesinleşinceye kadar devam eder. Tedbir nafakasına bir talep olmaksızın hakim tarafından re’sen karar verilebilecekken, yoksulluk nafakası için mutlaka talepte bulunulması gerekmektedir.
  • Evlilik birliğinde tarafların mevcut veya beklenen menfaatler yönünden maddi yararları vardır. Taraflar, boşanmayla bu maddi olanaklardan yoksun kalırlar. İşte kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu diğer taraftan, boşanmayla evlilik birliği sona erdiğinden kendisinin mahrum kaldığı maddi olanakların karşılığı olarak maddi tazminat istemeye hakkı vardır. Birçok boşanma davasında boşanmaya sebep olan olaylardan dolayı diğer tarafın kişilik hakları saldırıya uğrar. Örneğin aile içi şiddet uygulanması halinde şiddet eylemi boşanma sebebi olduğu gibi aynı zamanda şiddete uğrayan tarafın kişilik haklarını da ihlal eder niteliktedir. Kişilik hakları ihlal olan tarafın, kusurlu diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir para istemeye hakkı vardır.
  • Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarının değiştirilmesi için dava açılabilir. Örneğin nafaka alacaklısı kadın daha önce bir işte çalışmıyorken yeni bir işe başladıysa nafaka borçlusu koca nafakanın indirilmesi için dava açabilir. Veya  geçen zaman içinde belirlenen nafakanın günün koşullarına göre yetersiz kalması, ihtiyaçların artması gibi sebeplerle nafaka alacaklısı kadın, nafaka borçlusu eski eşe  nafakanın artırılması talebiyle dava açabilir.
  • Nafaka miktarının tespitinde kesin bir sınır ya da kıstas söz konusu değildir. Hâkim somut olayın özelliklerine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir hakkını da kullanarak hakkaniyete göre nafaka miktarını tayin eder. Nafaka tayininde kendisinden nafaka istenen eşin mali gücü göz önüne alınır.
  • Nafaka alan eşin yeniden evlilik yapması, Eşlerden birinin ölmesi Hallerinde kendiliğinden kalkar.
  • Nafaka alanın hasiyetsiz bir hayat sürmesi, Nafaka alanın yoksulluktan kurtulması, Nafaka alanın bir evlenme akdi olmaksızın fiilen karı koca gibi başka biriyle karı-koca hayatı yaşaması (İmam nikâhlı evlilik), Bu nedenlerden birisinin varlığı halinde ise  nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılması davası açabilir.

Tanıkların Mahkemeye Davet Edilmesi

  • Mahkeme tarafından tanıklarınıza duruşmaya gelip tanıklık yapmaları için tebligat gönderilir. Tebligat için mahkemece belirlenen masrafı önceden dosyaya yatırmak gerekir. Bu tebligatta davanın hangi mahkemede olduğu, duruşma tarih ve saati tanığa bildirilir.
  • Tanığın yakın akraba olması tanık olarak dinlenmesine engel değildir. Önemli olan ifadelerin gerçeğe uygun ve tutarlı olmasıdır.
  • Tanıkların görgüye dayanmayan, davacı veya davalının anlattıklarını aktaran veya dayanağı olmayan soyut beyanlarına göre karar verilemez. Bu nedenle tanıklarınızın tanıklık yapacakları hususlarda mutlaka şahit oldukları durumlara dayanan bilgi sahibi olmaları gerekir. Örnek olarak, eşinizle devamlı kavga ettiğinize, onun size hakaret ettiğine ilişkin tanık gösterecekseniz, bu tanığın bazı kavgalarınızı bizzat görmüş,  hakaretleri duymuş olması gerekir.
  • Kanunen sayı sınırlaması yoktur, davanın niteliğine göre çok sayıda tanık gösterebilirsiniz. Ancak hâkim tüm tanıkların dinlenmesine gerek olmadığı kanaatindeyse gösterdiğiniz tanıklardan 2-3 tanesini seçmenizi ister ve yalnızca onları dinler.
  • Tanıklarınızın isimlerini ve açık adreslerini yazdığınız bir dilekçeyi, mahkemenin size verdiği süre içerisinde, mahkeme kalemine vermelisiniz.

Tazminat Hakkı

  • Eşinizin haklı bir sebep olmaksızın sizi evden kovması manevi kişiliğe yani ruhsal bütünlüğünüze yönelik saldırıdır. Mahkemeye tazminat talebinde bulunabilirsiniz.
  • Maddi ve/veya manevi tazminat, boşanma davasıyla birlikte veya boşanma davası sonuçlandıktan sonra talep edilebilir. Tazminatın boşanma davasıyla birlikte istendiği hallerde, mahkemece hüküm verilinceye dek yargılamanın her aşamasında tazminat talebinde bulunulabilir. Bu tazminatların  boşanma davası ile birlikte talep edilmemesi halinde ilgili dava, boşanma kararının kesinleşme gününden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Boşanma davasıyla birlikteki maddi ve/veya manevi tazminat talepleriniz harca tabi olmayacak ve vekâlet ücreti doğmayacaktır.  Bu halde yalnızca boşanmaya ilişkin harç ve ücretler söz konusudur. Boşanma davasından sonra açılacak tazminat talepli davalarda ise nisbi harç ve vekâlet ücreti söz konusu olacağından, tazminat taleplerinizi boşanma davası ile birlikte dile getirmek faydalı olur.
  • Maddi tazminat miktarı belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kusurun ağırlığı, maddi desteğin başka bir yolla karşılanmasının mümkün olup olmadığı, kadının yaşı ve evlenme şansı, ortalama yaşam süresi, hakkaniyet ilkesi gibi hususlar dikkate alınacaktır. Manevi tazminat belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü,  manevi tazminata neden olan eylemin ağırlığı göz önüne alınacaktır.

Onur Kırıcı Davranış

  • Eşinizin sizin hakkınızda başka insanların yanında aşağılayıcı konuşması size, onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açma hakkı vermektedir. Onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açabilmek için davranışın ağır olması gerekmektedir. Davranışın onur kırıcı olup olmadığını aile mahkemesi eşlerin karakterlerini, sosyal durumlarını vb. inceleyerek takdir eder.
  • Eşiniz size hakaret etmiş olduğu için kendisine onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açabilirsiniz. Eşinizin size ettiği hakaretlerden sonra bir şey olmamış gibi davranmamanız mahkeme huzurunda örtülü af olarak kabul edecektir ki affeden taraf artık onur kırıcı davranış sebebine dayanarak dava açamaz. Bu sebeple şayet boşanmak istiyorsanız eşinizin size  bundan sonra hakaret etmesi durumunda af hükümlerini doğuracak şekilde davranmamalısınız.

Suç İşleme Sebebiyle Boşanma

  • Hırsızlık ve Dolandırıcılık, Sahtecilik küçük düşürücü suçlardır. Bu sebeple eşinize küçük düşürücü suç işleme sebebiyle boşanma davası açabilirsiniz. Ancak bu sebebe dayanmak için suçun evlendikten sonra işlenmiş olması gerekir.

İhtiyati Tedbir Konulması

  • Boşanma davası devam ederken mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli derece zorlaşması ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden endişe edilmesi veya gecikme sebebiyle zararın meydana gelebilme ihtimaline karşı olarak mal üzerine ihtiyati tedbir koyulmasını eşler talep edebilir.
  • İhtiyati tedbir, gayrimenkuller, motorlu araçlar, banka hesapları vs. hakkında verilebilir. İhtiyati tedbir talebi boşanma davası açılmadan önce yetkili ve görevli mahkemeden istenebilir. Bir başka ihtimal boşanma davası açıldıktan sonra davanın görüldüğü mahkemeden de ihtiyati tedbir talep edilebilir. İhtiyati tedbir, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
  • Eşinizden şiddet görüyorsanız, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun kapsamında Aile Mahkemesine başvurma hakkınız bulunmaktadır. Hâkim olayın niteliklerini inceleyerek aşağıdaki tedbirlerin bir veya birkaçına veyahut tamamına hükmedebilir:
    • Kusurlu eşin şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
    • Kusurlu eşin müşterek evden uzaklaştırılması,
    • Evin (aile konutunun) şiddete uğrayan eşe ve çocuklarına tahsis edilmesi,
    • Şiddet uygulayan eşin eve yaklaşmaması,
    • Şiddet uygulayan eşin ev eşyalarına zarar vermemesi,
    • Şiddet uygulayan eşin aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,
    • Şiddet uygulayan eşin silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,
    • Şiddet uygulayan eşin alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak ortak konuta gelmemesi.

Şiddet Uygulanması

  • Şiddet, Türk Medeni Kanunu uyarınca boşanma sebebidir. Ancak affeden tarafın artık bu hususa dayanarak boşanma davası açmaya hakkı yoktur.
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının sebepleri: Duygusal şiddet, Ekonomik şiddet, Görsel şiddet, Cinsel şiddet, Sosyal şiddet ve Fiziksel şiddettir.
  • Eşinizin işten çıkmanıza bilerek ve isteyerek sebep olması ekonomik şiddettir. Bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak boşanma davası açabilirsiniz.
  • Eşinizin ailesiyle ilgilenmesi evlilik birliğinin gereğidir. Eşinizin ilgisizliği duygusal şiddettir ve boşanma sebebidir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak eşinize boşanma davası açabilirsiniz.
  • Eşinizin aşırı kıskançlığı sebebiyle sizi kimseyle görüştürmemesi duygusal şiddettir. Bu sebeple eşinize evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açabilirsiniz.

Çocukların Velayeti Konusu

  • Hâkim velayete karar verirken çocuğun menfaatini göz önünde bulundurur.
  • Velayet kararı verilirken esas olan çocuğu korumak, anne babanın ayrılmasından mümkün olduğunca az zarar görmesini sağlamaktır. Buna göre velayeti alan tarafın, çocuğun eğitimi ve sosyal hayattaki ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olması gerekir.
  • Uygulamada genellikle  küçük yaştaki çocuğun velayeti anneye verilir. Bunun nedeni çocuğun anne bakımına ilgi ve şefkatine daha çok ihtiyaç duymasıdır. Duruma göre hakim, babanın velayetin doğuracağı sorumlulukları daha iyi yerine getireceğini takdir ederse velayeti babaya da verebilecektir.
  • İdrak çağındaki çocuğun mahkemece dinlenilmesi ve fikrinin sorulması gerekmektedir.
  • Aile mahkemesi velayet hususunu düzenlerken mutlaka anne babanın sağlık durumunu araştıracaktır. Eşiniz alkol bağımlısı ise aile sistemi uzmanlarından bu hususta rapor alınacaktır. Bu rapor mahkemede delil olarak kullanılacaktır.

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

İş Hukuku


İşçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan ihtilafları çözmekteyiz. Kurumlarda insan kaynakları ekiplerinin eğitimi, iş sözleşmelerinin düzenlenmesi ve mevzuat değişiklikleri hakkında bilgilendirilmelerini sağlarız.

  • İş hukukunda işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan ihtilaflar kapsamında, şirketlerin insan kaynakları biriminin oluşturulmasını sağlarız. Birimin sorunsuz olarak işleyişinde yasal çerçeve içinde hukuki danışmanlık hizmeti veririz.
  • İşçi – işveren arasındaki hizmet ilişkisinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkları uzman avukatlarımızla ele alırız ve çözüm yoluna gideriz.
  • İşçi-işveren arasındaki hizmet ilişkisi kapsamında iş sözleşmelerinin hazırlanması ve müzakere edilmesinde müvekkillerimize yardımcı oluruz.
  • İş Hukuku mevzuatında yapılan değişiklikler kapsamında iş sözleşmelerini gözden geçirir, tüm mevzuat uyumsuzluklarını ortadan kaldırırız.
  • İşçi-İşveren ilişkisi bağlamında gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmelerini ve şartlarını hazırlarız.
  • İşçi-İşveren ilişkisi kapsamında tarafların akdi ve kanuni yükümlülüklerini yerine getirmelerine yönelik ihtarnamelerin ve gerektiğinde fesih ihtarnamelerinin hazırlanması ve buna ilişkin sürecin takibini yaparız.
  • İşçi işveren ilişkisinde sözleşmeden ve kanundan doğan her türlü bildirimlerin yapılmasını sağlarız.
  • İşçi transferi ve kiralanmasına yönelik sözleşmeleri hazırlarız.
  • AR-GE şirketlerine iş hukukuna ilişkin konularda danışmanlık veririz.
  • Grev ve lokavt sürecinde müzakerelerin sürdürülmesi ve danışmanlık verilmesini sağlarız. Toplu iş sözleşmelerinin müzakerelerini yürütürüz ve sözleşmelerini kaleme alırız. Şirket içi iş yönetmeliklerini hazırlarız.
  • Şirketlerin tabi olduğu mevzuat uyarınca şirket çalışanlarına verilecek eğitimlerle ilgili danışmanlık veririz.
  • İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınması gereken yasal önlemler konusunda danışmanlık veririz.
  • İnsan kaynakları bölümlerine ve yöneticilerine yürürlükteki iş kanunu hakkında eğitsel amaçlı seminler ve bilgi paylaşım programları düzenleriz. Bu şekilde, insan kaynakları yönetiminin yürürlükteki hukuk mevzuatına uygun bir şekilde uygulanmasına yardımcı oluruz.
  • Muhtelif sektörlerde faaliyet gösteren müvekkillerimiz, çalışanlarıyla ilişkilerinin geliştirilmesi ve hukuki ihtilafa meydan vermeyecek şekilde oluşturulması konusunda uzman avukatlarımızdan hizmet almaktadırlar.
  • Yasal mevzuat ve idari uygulamalar konusunda müvekkillerimizi sürekli bilgilendiririz.
  • Taşeronlarla olan ilişkilerin düzenler, şirket yönetmeliklerini oluşturur ve yönetiminde destek oluruz.
  • Rekabet etmeme yükümlülüklerini düzenleriz. Büyük ölçekli şirketlerin iş hukukuna ilişkin programlarının şekillendirilmesine yardımcı oluruz.
  • Şirketler bünyesinde yapılan birleşme ve devralmalar sırasında iş hukuku alanında danışmanlık hizmeti sunarız.
  • Çalışanların ücret ve yan haklarıyla, üst düzey yöneticilere tanınan hak paketleri konusunda hukuki görüş veririz.
  • Büyük ölçekli ve çokuluslu şirketlerde çalışanlara hisse ve benzeri haklar verilmesi ve planlamasında destek oluruz.
  • Hukuki ihtilafla karşı karşıya kalındığında yasal çözümün elde edilmesi konusunda destek ve takipçi oluruz.
  • İşe iade davalarında, fazla çalışma, ihbar, kıdem ya da sair iddialarla talep edilen tazminatların tahsili için açılan davalarda, çalışma müfettişleri ve bölge çalışma müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen denetimlerle ilgili idari ve hukuki süreçlerde ve her türlü iş hukuku ihtilaf çözüm sürecinde müvekkillerimizi temsil eder, haklarını savunuruz.

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Yabancılar Hukuku

  • Türkiye’ye turistik amaç haricinde yerleşme ve yatırım yapma amacıyla gelen yabancıların hak ve özgürlüklerini belirleyen hukuk dalıdır.
  • Yabancıların Türkiye’ye girişleri ve ikamet izinleri 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmektedir.
  • Vatandaş olmayan yabancılar, vatandaşların yararlandığı tüm haklardan yararlanamamaktadır. Vatandaş olmayan yabancılara tanınacak haklar uluslararası sözleşmeler temel alınarak düzenlenmektedir.
  • Anayasamıza göre temel hak ve özgürlüklerde vatandaş ve yabancı ayrımı yoktur. Diğer taraftan, siyasal haklar gibi bazı özel haklar yabancılara tanınmamaktadır.
  • Taşınmaz sahibi olma ve belirli meslekleri icra etme gibi hakların kullanımında da sınırlamalar bulunmaktadır. Bu sınırlamalar uluslararası anlaşma ve prensiplere uygun bir şekilde konulmuştur.
  • Türkiye yatırım yapmak isteyen, yeni bir hayat kurmak isteyen veya turistik amaçla gelen yabancılar için cazip bir ülkedir.
  • Yabancıların Türkiye’de bir taşınmaz edinmeleri vatandaşlardan farklı bir sürece tabidir. Çalışma izni, ikamet izni, vatandaşlık başvurusu yapılması, polis ve gümrük işlemleri için hukuki danışmanlık ve destek alınması önemlidir.

Yabancıların İkamet İzni

  • Türkiye’de 90 günden fazla kalacak yabancıların ikamet izninin olması zorunludur. İkamet izni başvurusu, Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesine bizzat yapılır.
  • Yabancı kişinin çalışma süresi boyunca ailesi için de oturma izni verilir.
  • İzinler genellikle 1 hafta içerisinde sonuçlandırılır.

Yabancıların Çalışma İzni

  • Yabancıların Türkiye’de çalışabilmesi için gerekli olan çalışma izinlerine ilişkin esas ve usuller 4817 sayılı kanunla düzenlenmiştir. Çalışma izni başvuruları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından değerlendirmeye alınmaktadır.
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları, akraba toplulukları uygulamaları çerçevesinde ikamet izni verilmiş olan yabancılar, vatansız statüsünde ikamet izni verilmiş olan yabancılar, anne, baba veya çocuğu Türk vatandaşı olan yabancılar, en az üç yıl Türk vatandaşı ile evli kalan yabancılar çalışma izni şartlarına tabi tutulmazlar.
  • Sınırlı çalışma izni, ticari faaliyetler göz önünde bulundurularak en fazla 1 yıllık bir süre için verilir. Bu süre 3 yıla kadar uzatılabilir.
  • Sınırsız çalışma izni, yasal ve kesintisiz olarak Türkiye’de en az 8 yıldır yaşamakta olan veya 6 yıldır kesintisiz çalışmakta olan yabancılara verilir.
  • Bağımsız çalışma izni, Türkiye’de en az 5 yıl kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olan yabancılara verilir.

Yabancıların Türkiye’de Taşınmaz Edinmeleri

  • Son Yasal Değişiklikler ve Yabancıların Türkiye’de Gayrimenkul Edinmesi 6302 sayılı Tapu ve Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile yabancıların taşınmaz edinimlerine ilişkin aranan koşullarda önemli değişiklikler yapılmıştır.
  • 2012 yılında kabul edilen kanun ile Türkiye’de taşınmaz edinmek isteyen yabancı ülke vatandaşları için getirilen koşullar kolaylaştırılırken, kanun ile Türkiye’nin sınır komşusu olduğu ülkelerle ilgili bazı kısıtlamalar devam etmektedir.
  • Kanun, 183 ülke vatandaşına Türkiye’de mütekabiliyet koşulu aranmaksızın taşınmaz edinimine hak tanımıştır. Taşınmaz yatırımına ilginin yüksek olmasından dolayı, Türkiye’yi yabancı ülke yatırımcılarının edinimlerine açmak bu yasal değişikliğin en önemli nedenidir.
  • Kanunla birlikte, yabancıların taşınmaz edinimlerine ilişkin miktar sınırlaması getirilmiştir. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin edinecekleri gayrimenkuller ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel mülkiyete konu olan ilçe yüz ölçümünün %10 ‘unu ve kişi başına ülke genelinde 30 hektarı (300 dönüm) geçemeyecektir.
  • Bakanlar Kurulu kişi başına ülke genelinde edinilebilecek 30 hektarı 2 katına kadar arttırmaya yetkili kılınmıştır. Bu düzenleme sonucu yabancı ülke vatandaşı Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararı ile 60 hektar (600 dönüm) taşınmaz edinebilecektir.
  • Askeri bölgelerde taşınmaz edinimleri Genelkurmay Başkanlığı’nın ya da yetkilendireceği komutanlıkların; özel güvenlik bölgesinde ise taşınmazın bulunduğu yerdeki valiliklerin iznine bağlı tutulmuştur.
  • Taşınmazın miras yoluyla edinilmesi ise aşağıdaki şartları taşıyan yabancı mirasçılar için mümkün olacaktır:
    1. Mirasçı, Bakanlar Kurulu tarafından ilan olunan ülkelerden birinin vatandaşı olmalıdır.
    2. Taşınmaz mal, yasak bölge (askeri alanlar, güvenlik bölgeleri, vs.) sınırları içerisinde olmamalıdır.
  • Bir mirasçı tarafından mirasla yoluyla edinilen taşınmaz malın toplam boyutu 30,000 m2’yi ve ilgili ilçenin yüzölçümünün %10’unu geçmemelidir.

Yukarıda bahsedilen kısıtlamalar kapsamında kalmaları nedeniyle miras yoluyla taşınmaz mal edinmeye yetkili olmayan yabancı mirasçılar, taşınmazı azami bir yıl içinde uygun şartlara sahip üçüncü bir kişiye satmakla yükümlüdürler. Aksi halde taşınmaz Maliye Bakanlığı tarafından satılır ve satış bedeli mirasçıya ödenir.

Yabancı Ülkelerde Kurulmuş Olan Tüzel Kişiliğe Sahip Ticaret Şirketlerinin Taşınmaz Edinmesi

  • Tapu Kanunun 35. maddesinin 2. fıkrasında yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin özel kanun hükümleri (2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu, 6326 sayılı Petrol Kanunu) çerçevesinde taşınmaz ve sınırlı hak edinebilecekleri belirtilmiştir.
  • Bu şirketler dışındaki ticaret şirketleri lehine sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği ve taşınmaz elde edemeyecekleri ifade edilmiştir. Taşınmaz rehini tesisinde ise bu maddedeki sınırların uygulanmayacağı belirtilmiştir.

Türkiye’de Kurulu Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Edinmesi

  • Türkiye’de kurulan şirketin yabancı sermayeli olması, yabancı uyruklu gerçek kişi, yabancı tüzel kişi veya uluslararası kuruluşun Türkiye’de kurulu şirketin sermayesinin %50 veya daha fazlasına sahip olması ya da yönetim kurulu üyelerinin çoğunu atayabilme veya görevden alma hakkına sahip olduğu hallerde, ilgili şirket sadece ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konularını yürütmek üzere taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinebilir ve kullanabilir.
  • Türkiye’de kurulmuş, sermayesinin %50 ve daha fazlası yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişi elinde olan, yönetim kurulu üyelerini atama veya görevden alma hakkına sahip olunan şirketin, Türkiye’de kurulmuş olan bir başka şirketin ortaklık oranının %50 veya daha fazlasına sahip olması halinde de aynı koşullar geçerlidir.
  • Sınırlama dışı bırakılan hususlar şunlardır:
    1. Taşınmaz rehini,
    2. Taşınmaz rehininin paraya çevrilmesi kapsamındaki mülkiyet edinimlerinde,
  • Şirket birleşmelerinden veya bölünmelerinden doğan taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak naklinde,
  1. Organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve serbest bölgeler gibi özel yatırım bölgelerindeki taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak edinimlerinde belirli sürede elden çıkarma zorunluluğunun devam etmesi kaydıyla bankaların, kredi olarak sayılan işlemler nedeniyle ya da alacaklarını tahsil amacıyla edindikleri taşınmazlarda bu madde hükümleri uygulanmaz.
  • Yabancı gerçek kişi, kendi ülkesinin yasalarına göre kurulmuş olan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri ve Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirketler iki temel satım sözleşmesi ile satış işlemini gerçekleştirmektedirler:
    1. Satış Sözleşmesi
    2. Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi
  • Türk hukukuna göre taşınmaz satışı, satıcı ve alıcının geçerli bir satın alma anlaşması yapması amacıyla ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü huzurunda bulunmasıyla tamamlanabilir.
  • Taraflar mülkiyeti devretmek ve satın alma anlaşmasını tamamlanması için ilgili tapu memurunca hazırlanacak tapu devrini yapmakla yükümlüdür.
  • Taşınmazın satışından önce, satıcı ve alıcı, taraflar arasında geçerli olacak şekilde bir ön anlaşma olan “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalayabilirler.
  • Bu anlaşmanın bağlayıcı olabilmesi için bir noter tarafından hazırlanması ve noter huzurda imzalanması ve üçüncü kişilerce yapılacak hak iddialarına karşı geçerli olabilmesi için de tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir.
  • Alıcı veya vekili taşınmazın satın alınması işlemlerini yürütebilirler.
  • İşlemler bir vekil vasıtasıyla yürütülecekse, vekile verilecek vekâletname noter tarafından düzenlenecek ve noter huzurunda imzalanacaktır.
  • Vekâletname, yasal temsilcilerin tam adını ve adreslerini içermelidir. Türkiye’de gayrimenkul edinen yabancılara, “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” uyarınca her başvurucuya bir yıl süreyle verilen “Kısa Süreli Oturma İzni” verilmektedir.
  • Yabancı gerçek kişiler Türk vatandaşları gibi, gayrimenkulleri üzerinde tasarruf etme hakkına haizdir. Gayrimenkullerini üçüncü kişilere satabilir, kiralayabilir ve üzerinde rehin tesis edebilirler.
  • Taşınmaz satışında, bir Türk vatandaşı ile yabancı gerçek kişiye uygulanacak esaslar arasında fark yoktur. Ancak alıcı yabancıysa, yukarıda bahsedilen prosedür bu durumda da uygulanacaktır.
  • Her taşınmaz iktisabı “Tapu Harcı”, “Değer Artış Vergisi”, “Damga Vergisi” ve “Noter Masrafları” gibi bazı işlem vergileri ve masraflarına tabidir. Taşınmazı elde tutmak ayrıca varlık vergisi olan “Emlak Vergisi”ne tabidir.
  • Yabancı gerçek kişi tarafından yapılan bir taşınmaz satışı, taşınmazın iktisabını izleyen 5 yıldan kısa sürede elden çıkarılan bir taşınmazın söz konusu olması halinde, elde edilen sermaye kazancıyla ilgili bir gelir vergisine de tabidir.
  • 5 yıllık elde tutma sonunda satılan gayrimenkulden elde edilen sermaye kazançları gelir vergisine tabi olmayacaktır.
  • Kiralanan taşınmazdan edinilen kira geliri de ayrıca gelir vergisine tabi olacaktır. Ancak bu vergi ancak taşınmaz malikinin maddi kazancı varsa uygulanabilecektir.
  • Taşınmazı yalnız kendi kullanımı için elinde tutan taşınmaz maliki Türkiye’de hiçbir gelir vergisine tabi olmayacaktır. Türkiye’de taşınmaz sahibi olan bir şirketin ortakları “Kurumlar Vergisi” denen ayrı bir vergilendirmeye tabidir. Türk GYO’lar bu vergiden muaftır.

Başvurunun Reddedileceği Durumlar

  • Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülke kanunlarına göre kurulan ticaret şirketleri dışındaki tüm tüzel kişiliklerin (vakıf, dernek, kooperatif, cemiyet, topluluk, cemaat vb.) Türkiye’de taşınmaz edinmesi ve lehlerine sınırlı ayni hak tesis edilmesi mümkün değildir. Konuya ilişkin talepler her hangi bir yazışma yapılmaksızın tapu müdürlüklerince doğrudan reddedilir.
  • Yabancı uyruklu gerçek kişilerin Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimleri 30 hektar ile sınırlandığından bu miktarı geçen edinim talepleri tapu müdürlüklerince doğrudan reddedilir.

Yabancı Uyruklu Kişiler Tarafından Edinilen Arazi Üzerinde Yapı Bulunmaması Durumu

  • Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin satın aldıkları yapısız taşınmazda geliştireceği projeyi iki yıl içinde ilgili Bakanlığın onayına sunma zorunluluğu vardır.
  • 2 yıl içinde onaylanmış projeye ilişkin bir belirtme yapılmadığı veya proje 2 yıl içinde tamamlanmadığı takdirde edinimden itibaren iki yılın sonunda Maliye Bakanlığının mahalli birimine taşınmaz ya da sınırlı ayni hakkın tasfiyesi için Tapu Müdürlüklerince bildirimde bulunulur.

Yabancı Uyruklu Gerçek Kişilerin Taşınmaz ve Sınırlı Ayni Hak Edinimi İçin Tapu Müdürlüklerince İzlenecek Yöntem

  • Başvuran kişinin uyruk açısından edinim şartlarının incelenmesi,
  • Söz konusu taşınmazın askeri yasak bölgeler, askeri güvenlik bölgeleri ya da stratejik alanlarda kalıp kalmadığının sorgulanması,
  • 30 hektara ilişkin sınırlamalar açısından genelgede belirtilen taahhütlerin alınması,

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

İcra İflas Hukuku


Ticari alacakların tahsilinde hızlı ve etkin çözümleri müvekkillerimize sunarız. Alacaklı ve borçlular arasında anlaşma zemini oluştururuz. Ticari ihtilafların çözümünde kaliteli hizmet sunarız.

  • Finans, kredi ve leasing kuruluşlarından alınacak kredi veya leasingler ile ilgili olarak sözleşmelerin düzenlenmesi, akdedilmesi, sözleşme gereği teminatların sunulması, ipotek tesis edilmesi;
  • Finans, kredi ve leasing sözleşmelerinden doğan ihtilafların çözümü, yasal takibi, icra takibi;
  • Alacaklı gerçek ve tüzel kişiler adına alacaklarının yasal takibi, borçlu gerçek ve tüzel kişiler aleyhinde yapılmış yasal takip işlemlerinde ise hukuksal alanlarının korunması, gerçek borcun belirlenmesinin sağlanması;
  • Alacaklı ve borçlu için anlaşma zemini yaratılması;
  • İflas takibi;
  • Alacaklı gerçek ve tüzel kişilerin alacağını elde edebilmesi için borçlu aleyhine yapılacak iflas takibi, buna bağlı olarak iflas davasının açılması ve takibi;
  • İflasın kapanmasına kadar geçen sürede tüm işlemlerin yasal takibi, gerçek ve tüzel kişilerin iflaslarına ilişkin tüm yasal işlemlerin takibi;
  • İflas davası ve iflasın kapanmasına kadar geçen süre içinde tüm hukuksal alanlarının korunması;
  • Ekonomik durumu bozulan gerçek ve tüzel kişilerin mali durumlarının eski haline getirilmesi için konkordato ilan edilmesi, alacaklılar ile görüşmeler, tekliflerin hazırlanması, sunulması ve kabul edilmesinin sağlanması, mali dengenin korunması için tüm hukuksal yardım ve işlemlerin yapılması;
  • Gerçek ve tüzel kişilerin icra ve iflas hukukundan kaynaklı bağımsız davalarının takip edilmesi ve sonuçlandırılması;
  • Şirket iflasının ertelenmesi veya en az hasarla iflas ettirilmesi hususunda gerekli analiz çalışmalarının yapılması, iflasın ertelenmesi için gerekli hukuki prosedürlerin yerine getirilmesi;

Daha fazla bilgi almak için info@baykurthukuk.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Hakkımızda

Merhaba!

1998 Yılından beri bizlere güvenen ve uzmanlık gerektiren alanlarda hukuki desteğimizi alan tüm müvekkillerimize teşekkür ederiz. Müvekkil odaklı, dürüst ve titiz çalışmalarla önemli hukuk branşlarında yıllar içerisinde uzmanlaştık ve önemli başarılara sizlerle birlikte ulaştık.

Hukuki savunmaya sık sık ihtiyaç duyulan Gayrimenkul Hukuku, bugüne dek en çok çalıştığımız ve dava kazandığımız uzmanlık alanlarımızdan biri olmuştur. En çetin mücadelelerimizi, zorluk derecesi yüksek gayrimenkul davalarında verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Bunun yanı sıra, yabancı yatırımcıların ülkemizde gerçekleştirdikleri projeler için onlara kapsamlı yatırım danışmanlığı sunduk ve sunmaya devam ediyoruz.

Ekibimize yıllar içerisinde katılan tecrübeli avukat ve danışmanlarla Ticaret Hukuku, İcra-İflas Hukuku, İş Hukuku, Yabancılar, Vatandaşlık Hukuku, Miras Hukuku ve Aile Hukuku alanlarında değerli çalışmalar icra ettik. Müvekkillerimizin ihtiyaçlarına yüksek kalitede hizmetler sunarak olumlu sonuçlar elde ettik.

Tecrübe ve dinamizmi bir araya getiren, sizi dinleyen, anlayan ve hukuki sorunlarınıza yenilikçi çözümler sunan bir hukuk ekibi olarak çalışmaktayız. Temsil ettiğimiz tüm müvekkillere yüksek kalite ve yeterlilikte hizmet sunmak için ülkemizde ve dünyadaki son hukuki ve sektörel gelişmeleri yakından takip etmekteyiz. Bu şekilde, iş dünyasında oluşabilecek risklere karşı koruyucu avukatlık hizmeti sunabilmemiz ve olası zararlardan sizleri korumamız mümkün olmaktadır.

Siz değerli müvekkillerimizin hukuki meselelerini hızlı ve maliyet azaltıcı bir şekilde çözmek en önemli amacımızdır. Bireysel ve kurumsal müvekkil ayrımı gözetmeksizin, tüm beklentilerinizi karşılayan hukuk ve yatırım danışmanlığı hizmetleri sunmaya bundan sonra da devam edeceğiz.

Saygılarımla,

Avukat H. Mehmet BAYKURT

Genel kategorisine gönderildi

Av.Sinem Baygüneş BAYRAK

Av.Sinem BAYGÜNEŞ BAYRAK, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2019 yılında Avukatlık Ruhsatnamesi’ni alarak avukatlık kariyerine başlamıştır.

Şirketler Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, İş Hukuku, Tanıma ve Tenfiz, Maden Mevzuatı ve Rödovans Sözleşmelerinden kaynaklanan idari ve hukuki sürecin takibi, İmar Hukuku, yıkım ve para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların çözümü, Finansal Kiralama Sözleşmelerinden Doğan İhtilaflar, Hukuki El Atma ve Ecrimisil başta olmak üzere birçok alanda edindiği mesleki tecrübelerini geliştirmektedir.

Hızla değişen ve gelişen hukuk sisteminde, günceli takip etmeyi ve adil olmayı kendisine görev edindiği avukatlık mesleğinde; sonuç odaklı ve güvenilir bilgiye ulaşmak için, takım çalışması ve işbirliği içerisinde edindiği bilgi ve becerileri ile Baykurt Hukuk Bürosu’na ve müvekkillerine kaliteli hukuk hizmeti sunmaktadır.

 

Av. Samet GÜMÜŞ

Av. Samet GÜMÜŞ
2021 yılında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinden mezun olmuştur.

Öğrencilik dönemini ve staj sürecini Baykurt Hukuk Bürosunda tamamlayarak, 2022 yılında avukatlık ruhsatnamesini almıştır.

Sosyal gönüllülük projelerinde görev almış, çeşitli akademik kurslara katılım sağlamıştır.

Gayrimenkul Hukuku, Ticaret Hukuku, İcra hukuku, İş Hukuku ve Aile Hukuku alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir.

Araştırmacı, titiz ve ekip çalışmasına uyumu ile Baykurt Hukuk Bürosu ofisine enerji katmıştır.

Av. Hümeyra Palavar GÜVEN

2019 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2021 yılında avukatlık ruhsatını alarak mesleki kariyerine başlamıştır. Gerek stajyerlik gerekse öğrencilik yıllarında Hukuk ve sanat alanında birçok seminer ve kurslara katılmıştır. Başta İcra İflas Hukuk, Gayırmenkul hukuku ve Yabancılar Hukuku alanından edindiği tecrübe ile çalışmalarına devam etmektedir.
Araştırmacı, disiplinli ve takım çalışmasına uyumlu kişiliği ile 2023 yılında Baykurt Hukuk Bürosunun dinamik kadrosuna katılmıştır.

Avukat Hümeyra Palavar Güven’e e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.
humeyra@baykurthukuk.com.tr

Stajyer Av.Mustafa Kutlu

Stajyer Av.Mustafa Kutlu
2024 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ” Onur Öğrencisi” olarak mezun olmuştur. Lisans eğitimi boyunca çeşitli konferans ve eğitim seminerlerine katılmıştır. İlgi duyduğu alanlar olan miras hukuk, icra-iflas hukuku, idare hukuku, gayrimenkul hukuku ve ceza hukuku alanlarında kendini geliştirmektedir. Halihazırda Baykurt Hukuk Bürosunda yasal stajını sürdürmektedir.

Stj. Avukat Baha Yusuf FINDIKLI

2024 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Staj sürecini Baykurt Hukuk Bürosu’dan devam ettirmektedir. Eğitimi süresince çeşitli akademik seminerlere ve kurslara katılmıştır. Başta İcra-İflas Hukuku olmak üzere Şirketler Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Miras hukuku gibi pek çok alanda Baykurt Hukuk Bürosu’nun deneyimli kadrosundan tecrübe kazanmaktadır. Çözüm odaklı, yüksek enerjisi ve takım çalışmasına uyumu ile Baykurt Hukuk Bürosu’na sinerji katmaktadır.